Taşın Altına Koyulacak El Aranıyor

21.12.2019
549
A+
A-
Taşın Altına Koyulacak El Aranıyor

Yıl 2012 meslek lisesinde motorlu araçlar teknolojisi bölümünde okuyan ve daha 16 yaşlarında olan bir öğrencimin o zaman yazdığı otobil.net sitesinde ki yazısına ulaştım. Ne kadar doğru ve ne kadar gerçekçiymiş. Şu son zamanlar da yerli otomobilimiz ile övünmeye hazırlanıyor ve dünyaya hava atmak için ellerimizi ovuşturuyoruz. Haklıyız da siz bakmayın 8 yıllık bir hevesdi bu ama değil bu heves aslında Türk milletinin var olduğu zamanlardan beridir var ama biz işletemiyoruz. Devrim otomobilleri ile tavan yaptık ama gelin görün ki ah o benzin deposuna konmayan benzin bizleri yaklaşık 60 yıl o rüyalarımızı ertelemeye yetti. Aslın da devrim otomobilleri ile ilgili söyleyecek o kadar şey var ki kimseyle mahkemelik olmak istemiyorum. Ama her şeye rağmen şükür ki o günler geldi çattı. Ayın 27.sinde yerli otomobil görücüye artık çıkıyor. Bu güzel günlerin tadını çıkartalım ve aşağıda yayınladığım öğrencimin yazısını okuyalım ve gururlanalım bakalım…

İşte Muhammed Yasir Yaman isimli gencimizin kaleminden çıkan o güzel yazı…

Yerli otomobil konusunda atılan adımlar, zeminin kaygan olmasından dolayı patinaj ile sonuçlandı..

Ey zaatı muhteremler ! Gelin yerli bir otomobil yapalım denildiğinde, önce merak edip bir kaç ”BABA”  yanaştı kenara. Sonradan anlaşıldı ki ”BABALAR, ”BABALARA GELMEKTEN KORKTU” ve olay yerinden hızla uzaklaştılar. Gördüğüm ve anladığım kadarıyla yerli otomobil mevzusu bu şekilde.

Biz otobil.net ailesi olarak yerli otomobil sürecinde her türlü desteği yazılarımızla kamuoyuna beyan ettik. Her türlü çırpınışta bulunduk. Ama icraat gerekli. Somut adımlar, gerçeğe dayalı fikirler gerekli. Kaleme aldığım onlarca yazıyının kronolojisini sunuyorum sizlere. Umudun nasıl hayal kırıklığına dönüştüğünü bir kez de benden dinleyiniz.

* İlk yazımda büyük heyecanlarım vardı.  Bir motorcu olarak yerli otomobil kelimesi bile beni zaptı zor hayallere, dizginlenemeyecek umutlara sevk ediyordu. Ben ilk yerli otomobil makalemi kaleme almadan önce ‘DEVRİM ARABALARINI’ izlemiştim. Öyle bir şey ki bu izlediğim filmdeki coşku ve umut parmaklarıma yansıyarak makalemin destana dönüşmesine neden oldu. (destan dediysem ben çok gerçekçi destanlar yazan bir öğrenciyim.)   Çok eleştirildim az övüldüm.  Belki bu yüzden ikinci yerli otomobil makalesini kaleme aldım.

*İkinci makalem’de heyecanım, yerini planlamaya, akıllı düşünmeye ve gerçekçi fikirler ortaya koymaya bırakmıştı. O gün ki tecrübesizliğimden midir bilinmez hep yerli otomobilin her an gerçekleştirileceğini düşünüyordum. Devletimiz bu işin üstesinden gelir diyordum. Koskoca devlet 4 tekerlekli bir araba üretemeyecek mi diyordum; ve heyecanım git gide köreliyordu.

*Üçüncü makalemde adeta bir isyan vardı. Kardeşim neler oluyor biri çıkıp bana izah etsin diyordum. İş adamları devletle masaya oturmaktan çekiniyordu resmen. Elini taşın altına koyacak iş adamı aranıyordu ortalıkta. Ama yoktu böyle birisi. Rahmetli Sabancı ve Erbakan gibi kişiler  bu ülkede ağır sanayi üzerine bir çok adım attı. Çiftçilik zihniyeti güdenler bu gün tarlalarına gömüldüler. Yanlış anlaşılmak istemem. Tabi ki bir ülkenin tarımı da olacak. Ama bir ülke sadece tarım üzerine kurulmayacak. Elin Avrupalı sına 8 tır domates satıyoruz. Aldığımız para çok cüzzi bir meblağ.  Aynı avrupalı domatesleri yiyerek bize bir tır cep telefonu satıyor ve 1 tır cep telefonu 80 tır domatese denk gelecek fiyatlarda.

Değerli okurlarım siz bunları okurken biz 15 tır daha domates gönderiyoruz avrupaya…. Neden ağır sanayimiz yok ? Bakınız Mustafa Kemal Atatürk gibi büyüklerimiz ülke inşasından bu yana hep ağır sanayi üzerine kurulu bir devlet politikasını benimseyen kişilerdi. Peki neden? Çünkü günümüzde en büyük kazanç ağır sanayide’dir. Biz ülke olarak hep dekoratif eşyalar ürettik. Neden bina yapacak teknolojiler üretmedikte hep küçük oynadık.  Bizim geçmişte uçak fabrikalarımızda yüzlerce yerli uçak üretildi. Şimdi neden o yerlerde inekler otluyor. Ben bunu sorgularım arkadaş!

HAZIRCI ZİHNİYET  

İşte sorumuzun yegane cevabını bulduk. Hazıra alışmış, üretimden uzak, daima almaya odaklanmış bir tüketici kitlesi olduk. Bunu bize tesis eden yine Ülkemizdeki Patronlar oldu. Adamlar Yeni bir Fabrika kurmak yerine Aynı sektördeki bir başka firmayla ortak olup , o firmanın bir temsilciliğini veya fabrikasını ülkemize kuruyor. Ben kazanayım ülke kazanmasa da olur diyen bir zihniyetle Ülke ekonomisi gelişmez. Çünkü dışa bağımlı oluyoruz. Bir ülke ne kadar dışa bağımlı olursa o kadar zayıf ve güçsüzleşir. Şuan Suudi Arabistan Amerika’dan yıllık 3 milyar dolarlık sigara alımı gerçekleştiriyor. Keza diğer ürünlerde de aynı şekilde.
Bir ülke nasıl kalkınır diye sorarsanız ”YERLİ ÜRETİMLE” kalkınır cevabını veririm.Bir ülkeyi nasıl batırırım diyorsanız ”DIŞA BAĞIMLI” yapın cevabını veririm sizlere.. Bende cevap çok. Konunun ehemmiyetini anlatmak üzere kafamdaki binlerce örneği arz-ı endam edebilirim. Ama bizim yazmaktan başka ne faydamız oluyor ? buna yakınıyorum…

BABALARA TEKER TEKER MAİL ATTIM

İsim vermeden birilerine yüklenmek istiyorum.Kimi inşaat sektöründe, kimi gıda sektöründe ama hepsini birleştiren ortak nokta PARA. Dilimi iyice resmileştirdim üslubumu iyice yumuşattım. Ve her birine ”DEĞERLİ BÜYÜĞÜM ***” DİYE hitapta bulundum.  Niye Hala Yerli Otomobil Üretimine el atmıyorsunuz ? Niye hala seyirci koltuklarında oturuyorsunuz ? Sahada adam yok ‘ İZLEYEREK GOL MÜ ATACAKSINIZ ? diye hepsine dert yandım. Ancak nezaketen de olsa Çıkıp biri bile cevap vermedi. Şu cevaba bile razıydım oysa ” BİZ SİZİ ARARIZ ” ama olmadı. Asla Beni dikkate almadıkları için üzülmüyorum, Düşüncelerimin o güzel satırların okunmamasından dolayı büyük üzüntü duyuyorum. Bu vesileyle Maille aşındırdığımız kapılarda yüzümüze kapandı.

DEVLET KURACAKTI AMA AR-GE YOK 

Devlet baktı ki kimse elini taşın altına koymuyor ! Biz kuralım diye harekete geçti. Gerekli bakanlıklar ve bütçe hesaplamaları yapıldı. Ve sonunda Olay yerinden hızla uzaklaşıldı. Düşünsenize olimpik bir koşuya katılacaksınız. Yarışın startı 100 yıl önce verilmiş. Siz başlangıç çizgisine geliyorsunuz ve koşmaya başlıyorsunuz. 100 senelik ara hangi azimle kapanır ? Ancak yeni teknolojiler ile kendimize kestirme kulvarlar oluşturarak bu arayı kapatabiliriz. Fakat Ülkemiz AR-GE,İNOVASYON faaliyetlerini para ve zaman kaybı olarak yorumluyor. İlk başta bakıldığında evet zaman kaybı gibi görülebilir. Hatta yıllarca dünyanın parasını yatırdığınız bu faaliyetlerden sıfır sonuç alabilirsiniz. Ama hiç olmadık zamanda bir yenilikle yatırdığınız paraların mislini kazanabilirsiniz. İşte Avrupa işin idrakine varmış şekilde son parasını AR-GE’ye yatırmakta. Ülkemizde TÜBİTAK kanalıyla AR-GE üzerine yoğunlaşıp yeni teknolojiler ile ”YERLİ OTOMOBİL” koşusuna başlayabilir. Ve Göreceksiniz ki ”FARKLI BİR KULVARDAN YERLİ OTOMOBİL ÜRETİMİNE GEÇERSEK” bütün bu babalar o zaman AKBABA olup üşüşecekler YERLİ OTOMOBİLİN başına. Ve kavga başlayacak. YERLİ OTOMOBİLİN İHALESİNİ BİZE VERİN !

Okuduğunuz için Teşekkür ederim
Saygılarımla
Muhammed Yasir Yaman