Yarım Kalan Devrim

27.12.2019
616
A+
A-
Yarım Kalan Devrim

Neden yerli otomobil üretilemedi ? Neden bunca sene beklendi ? Tüm bu nedenleri bu gün yanıtlıyoruz

Darbelerin gölgesinde gelişim

Türkiye gerçekten zorlu bir süreç içerisinden geçmektedir. Bir taraftan ekonomik kalkınma stratejileri diğer yandan terörle mücadele işleri ve bunlar yetmiyormuş gibi uluslararası diplomasi krizleri her geçen gün rol değiştirerek ülkemiz üzerinde baskı kurmaktadır.Orta Doğunun kalbi olan Türkiye yıllardır basitleştirilmiş, ezikleştirilmiş rolünü bu gün bir kenara bırakıp Büyük bir istikrar yakalayarak her alanda aktif faaliyetlerine başlamıştır.

Dikkatinizi çekmiş olmalı ki gözle görülür bu istikrar sürekli artış göstermekte ve bununla birlikte Avrupa ülkelerini panik havası ve kuşku çemberi sarıp sarmalamaktadır.

Dost gibi görülen Ama 1 asırlık yenilgiyi hazmedemeyen bazı dünya ülkeleri hem Türkiye hemde komşularımız arasında nifak tohumları serperek bizleri birbirimize düşürmekte ve Emellerini gerçekleştirmek için ülkede bulunan terör örgütlerini taşeron olarak kullanmaktadır.      

Bizler bu gün Gelişememişlik ten söz ediyorsak bunun tek sorumlusu; Kendilerini Cumhuriyetin Elit Kesimleri olarak gösteren ve askeri mecraları bir aile şirketi gibi benimseyen zihniyetlerin,  Ülke menfaatleri için planlanan her büyük fikirden sonra, bu fikirlerin hayata geçirileceği sırada gerçekleştirdikleri darbelerle, hem Demokrasiye hemde ülkeye çok derin yaralar açtığı, ve gelişememişliğimizi   sorgulamada nasıl büyük bir cevap oldukları bu gün bir kez daha gözler önüne serilmiştir.

Cumhuriyetin asıl sahibi Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyetin bir hanedanlık olmadığını EGEMENLİĞİN kayıtsız şartsız millette olduğunu ve Devlet iradesinin temelini Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının oluşturduğunu bir çok kez sözlerinde vurgulamıştır. Buna rağmen bir takım kişiler çıkıp Aksine Silahın Demokrasiden üstün olduğunu ifade edip bir çok egemenliği silip atmıştır. Bir ülkenin en üst makamı olan Cumhur Başkanlığı Koltuğuna yıllarca 1 tek sivil oturamamıştır.Bunun bir demokrasisizlik olduğunu ifade edecek bir kişi çıkmadığı gibi bir askeri yetkilinin ”Cumhurbaşkanlığı için harp akademisi mezunu olmak”gerekir sözü o zamanlar ki durumun ne düzeyde, ve Demokrasinin nasıl bir kör kuyuda olduğunu kanıtlar niteliktedir…

Ülkemizin neden bir yerli otomobil üretemediği sorusu bunca kargaşa arasında yanıtsız kalmış, ve o zamanki sanayi gelişmeleri tüm bunlar için yetersiz kalmıştır.

Anlatılanları bir işleme tabi tutarsanız biz gerçekten istikrarlı bir ülkeyiz.Çalışkan ve akıllı bir milletiz. Şuan uluslar arası platformlarda elini sıktığımız ülkeler bizim gelişmememiz için ellerinden geleni yapmıştır ve halen de yapmaktadır.

Şuan Türkiye Cumhuriyetinin gelişme potasına girmesinin en büyük sebebi de yine Avrupa ülkeleridir.
Hepinizi Etraflıca bir düşünce muhasebesine davet ediyorum. Hemen aşağıda bir kaç madde sıralıyorum

* İranın Dengesiz Nükleer Üretimi
* İran, Suriye, Libya, Somali, Afrika gibi ülkelerin asırlık rejimlerinin yıkılması ve ayaklanmalar çıkması
* Orta doğudaki İsrail Gücü
* Filistin Sorunu
* Kuzey Kıbrıs Sorunu
* Arapların Petrol Gücü
 
Saymış olduğum tüm bu nedenler orta doğu da bir süper kahraman açığını da beraberinde getirmekte. Aslında Amerika olaya müdahil olabilirdi ama bölgeyi bilmediği için Onlar Türkiye’nin eskiye dayalı bölgesel avantajlarıyla birlikte orta doğuya  çobanlık edebileceğini düşünüyorlardı. Kaldı ki Türkiye’nin İslami özelliğiyle de bölgede sözününde geçeceğini düşünüyorlardı.

Bu yüzden Türkiye’nin bulunduğu kulvarı boşaltıp Türkiye ye bir nevi yol veriyorlar. Böylelikle bir süper karaman küllerinden doğuyor.

Aslına bakarsanız YAPTIKLARI hatayı onlarda kavramış değil. Türkiye süprizci ve hoyrattır. Ve görüyorum ki Tarihten de ders almış değiller.
Çanakkale Türk milletinin ne kadar sürprizci ve hoyrat olduğunun kanıtıdır. Bile bile bir aslanı uykusundan uyandırdılar ve başladılar süreci tersine çevirmeye…
Bu günkü terör sorununun kaynağı her türlü sorumluluğu Avrupadır ve terör maşasının ülkemiz üzerinde işlevsellik kazanmasının tek sorumlusu da Avrupa dır.

Bakınız biz tarihte bir çok savaşa girdik. Ama diğer ülkelerde bu savaşlarda bulundu. Günümüze dönüp baktığımızda gördüğümüz manzara Japonya süper güç Türkiye 3.dünya ülkesi. Yahu bu adamlarla aynı savaşa girdik. Aradan geçen süre zarfı ülke durumu gibi tüm statüler paralel. Üstüne üstün Japonlar bir nükleer travma geçirerek milyonlarca insanını da kaybetmişken nasıl oluyor da şimdi ki Japonya Türkiye’den üstün oluyor ? İşte bu soruları sormaya başladığımızda yazımın en başında bahsettiğim olaylar ceryan etmektedir. Siyasi oyunlarla, koltuk kavgalarıyla, darbelerle, kargaşalarla bir ülke iç edilmek istendi. Allaha şükür bu gerçekleşmedi.

Şimdi diyeceksiniz ki siyaset mi yapıyorsun ?  Bakınız siyasi alanda bu denli derine inmemin nedeni olayın ciddiyetini daha iyi kavramanızdır. Aksine bu konuları teğet geçerek internette medyada diğer bazı yazarların yaptığı gibi anlatım biçimi kullansaydım Benim diğerleriyle hiç bir farkım ve bu yazının hiç bir anlamı olmazdı.


Yarım Kalan Devrimler… Peki Devamında Neden Olmadı Evrimler  ?
 

Türkiyede ilk yerli otomobil fikri Necmettin Erbakan’ın 1956 yılında kurduğu Gümüş Motor Fabrikasıyla ortaya çıktı. Bu fabrikada 850 işçi çalışmakta idi. Yılda yüzde yüz yerli 5000 dizel motoru yapılıyordu. Erbakan 1963 yılına kadar üniversiteden izinle ayrılmış fabrikanın genel müdürlük ve idare meclisi reisliğini devam ettirmekte idi. Bu genç bilim adamı her şeye rağmen Gümüş Motor’un devam etmesini, hatta Gümüş Motor’un yerli araba üretmesini istiyordu.”

“1960 yılında, Ankara’da yapılan Sanayi kongresinde konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Motor Kürsüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Erbakan Türkiye’nin kendi otomobilini yapabileceği fikrini ortaya attı. Bunun üzerine zamanın ihtilalcileri de, Eskişehir Demiryolları CER Fabrikası’nı Erbakan’ın emrine verdiler. Buradaki Türk mühendis ve işçilerle el ele veren Erbakan, Türkiye’nin ilk ve tek “Devrim” adlı yerli otomobilini yaptı.

Büyük yankılarla ve ihtişamla açılan Gümüş Motor Fabrikası çok uzun ömürlü olmadı. Erbakan’ın yönetimindeki Fabrika iki yıl sonra büyük bir mali krize girerek batma noktasına geldi. Bunun üzerine en büyük hissedar olan Şeker Şirketi fabrikaya el koydu. Erbakan’ın kurduğu Gümüş Motor Fabrikası, bugün Pancar Motor adı altında çalışan fabrikanın oluşumunu başlattı.

Değerli okurlar biz uçakta ürettik tam 4 bin tane yerli savaş uçağı…

Rahmetli Özal’ın Havacılığa karşı meyli vardı ve Türk malı bir uçak görmekten heyecan duyardı. Nitekim Ankara’da kurulan Uzay Sanayi TAI ve Eskişehir’de kurulan motor fabrikası TEI çalışanları kendilerine güvenenleri mahçup etmez, gün gelir “sıfır hatayla” üretim yaparlar. Hatta 1993 yılında ise 46 adet uçağını “tam zamanında” Mısır Hava Kuvvetlerine teslim eder, adlarını duyururlar. 1. Körfez savaşından sonra Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE, ABD’den 40 tane F-16 almak ister. Bu uçaklar da Türkiye’de üretilir, adamlar memnun kalır sayıyı 80’e çıkarırlar. Bu arada yerli üretim oranı % 80’lere çıkar. TAI o günden bugüne 4 bin uçak imal eder ve bunları Aselsan, Mikes, Havelsan tarafından üretilen, elektronik harp sistemleri ile donatır. Hasılı Savaşan Şahin projesi yüz akı ile misyonunu tamamlar.Fakat Projeyi yürüten O zamanların gözde kuruluşu THK, tayyare piyangosundan hatırı sayılır dünyalık toplar. Ancak totocu ganyancı mantığı ile gelen paranın beti bereketi olmaz, ulaşıma hayırları dokunmaz.

Çuvalla para kaldıran kurum kendini bir şeyler yapmaya mecbur hissedince tutar, Ankara Gazi Orman Çiftliği’nde bir Uçak Motoru Fabrikası kurar. Ancak tesis kapasitesinin altında çalışır ve gün gelir; musluk, kuyu tulumbası gibi  alakasız işler yapmaya başlar. Yanlış yatırım sonucunda bir hayalde böylelikle suya düşer.

O zamanlar Yarım kalan devrimlerimiz neden şuan yapılmıyor bu evrimlerimiz ? sorusuna cevapta muhtemel bir zaman aşımıdır. Dünya sanayisi zamanla rayına oturmuş belli firmalar belli sekörler de markalaşmış ve makineleşme ile çılgın bir üretim başlamış oldu. Aslında bu iş Türkiye için Hızla giden bir trene binmek gibiydi. Bu treni koşarak yakalayamazsınız. Trenin teknolojisini yakalayıp trene ulaşmanız ve içine binmeniz gerekir. Her şey yeni başlıyor dediğiniz bir sırada bu kez trendekilerle bir uyum sürecine girersiniz. Vel hasıl istesek yapıyoruz. Ama İstikrar konusunda endişelerimiz var.

BEN İNANIYORUM Kİ TÜRKİYE BU YENİ DÖNEMDE, YARIM KALAN DEVRİMLERİ TAMAMLAYACAK EVRİM SÜRECİNİN STARTINI VERDİ.

TAI firmasının insansız hava aracı üretmesi, yerli bir uydumuzun uzaya gönderilmesi bu ortamda şu şartlarda mini bir devrim niteliği taşıyor. Bu bağlamda Siyasi bir takım sorunların çözülmesi ve Devletin rayına oturması açıkçası beni bu yazıyı yazmaya teşvik etti.

Ekonomik göstergelerimiz sürekli yükselirken,Ülkemizde kalkınma bir düzene girmişken artık Türkiye tüm sorunları olmasa da belli sorunları çözüme kavuşturmuşken şimdi belirlenen hedef sanayidir, üretimdir. Adımızı dünyaya duyurma girişimleridir.

Diyerek Sözlerimi burada sonlandırıyorum…
Sabrınız ve İlginizden ötürü Teşekkür ederim…

05.09.2011
Motorlu Araçlar Teknolojisi Öğrencisi
Muhammed Yasir YAMAN
muhammedyasiryaman@gmail.com